0.00 0

Sepet

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Alışverişe devam et
0.00 0

Sepet

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Alışverişe devam et

Doğum Sonrası Unutkanlık: Annelikte Zihinsel Yorgunluk

Doğum Sonrası Unutkanlık: Annelikte Zihinsel Yorgunluk

1. Giriş

“Bezleri hazırladım… ama emziği nereye koydum ben ya?”
“Telefon az önce elimdeydi, ne ara kaybettim?”
“Bir şey alacaktım…? Bez miydi, ıslak mendil miydi… off, yine unuttum!”

Tanıdık geldi mi? 😊
Bu cümleler şu anda senin iç sesin olabilir. Ya da belki arkadaş grubunda, lohusalık sohbetlerinin en çok geçen cümleleri bunlar.
İşte karşında doğum sonrası unutkanlık ya da bazılarının espriyle söylediği haliyle “lohusa beyni” (İngilizcede “mommy brain” diyorlar!).
Adına ne dersen de… O sisli kafa hali, o dalgınlık, o unutkanlık… Çok tanıdık ve çok gerçek.

Doğumdan sonra birçok anne, sanki beyninin bir kısmı tatile çıkmış gibi hissediyor.
Unutkanlık, odaklanamama, bir cümleyi başlatıp sonunu getirememe, bulutların arasında dolaşan bir zihin…
Bir yandan bu hallere gülmeye çalışıyorsun, ama içten içe de merak ediyorsun:
“Sadece ben mi böyleyim? Bende bir sorun mu var?”

Hayır. Bir sorun yok. Bu yalnızca senin başına gelen bir şey değil. Ve evet, bu halin bir adı var: doğum sonrası unutkanlık ya da daha teknik adıyla doğum sonrası zihinsel yorgunluk.
Üstelik bu bir şehir efsanesi de değil. Bilim insanları yıllardır bu konuyu araştırıyor. Ve aslında hormonlardan uykusuzluğa, sorumluluk yükünden bilgi bombardımanına kadar birçok nedeni var.

Bu yazıda sana doğum sonrası yaşadığın bu unutkanlık halinin nedenlerini, beyninde neler olup bittiğini ve bu sisin içinden nasıl biraz daha rahat geçebileceğini anlatmak istiyoruz.
Unutkan olman, bir sorun olduğu anlamına gelmez. Yalnız değilsin. Ve her şey yolunda.


2. Doğum Sonrası Unutkanlık Nedir? Bilim Ne Diyor?

Doğum sonrası unutkanlık… Biraz espriyle “lohusa beyni” de deniyor, ama şaka bir yana: yaşayan bilir, o anlarda hiç komik gelmiyor.
Peki nedir gerçekten bu durum? Sadece uykusuzluktan mı oluyor? Yoksa beynimizde gerçekten bir şeyler mi değişiyor?

Bilim insanları bu meseleyi uzun zamandır araştırıyor. Ve evet, doğum sonrası annenin beyninde gerçek, fiziksel ve kimyasal değişiklikler yaşandığını söylüyorlar.
2016 yılında yapılan bir çalışmada, hamilelik sırasında beynin özellikle sosyal ilişkiler ve empatiyle ilgili alanlarında hacim azalması gözlemlenmiş. Bu, kötü bir şey değil aslında; yalnızca beynin kendini yeniden organize etme süreci. Bu değişim, annenin bebeğinin sinyallerini daha iyi algılaması, onun ihtiyaçlarını daha hızlı fark etmesi için. Yani doğa, seni bu göreve hazırlıyor. Doğanın mucizelerinden yalnızca biri.

Ama tabii işin içinde sadece hormonlar yok.
Östrojen, progesteron, prolaktin, oksitosin… Hamilelik boyunca tavan yapan bu hormonlar, doğumla birlikte hızlı bir inişe geçiyor. Bu dalgalanmalar da zihinsel süreçleri etkiliyor. Bir de üstüne uykusuzluk, stres, yepyeni bir sorumluluk yükü ve hayatının tüm düzeninin değişmesi de eklenince… Beyin resmen aşırı yüklenme yaşıyor.

Bir yandan dikkat dağınıklığı, bir yandan “Neden buzdolabını açtım ben?” soruları… İşte bütün bunların birleşimi: doğum sonrası unutkanlık.

Yani evet, bu sisli zihin hali tamamen gerçek. Ve doğal… Bu, bedeninin ve beyninin seni anneliğe uyumlamak için yaptığı tam bir yeniden yapılanma.


3. Unutkanlık Neden Bu Kadar Belirgin?

Peki neden bu kadar unutuyoruz? Hormonlar bir yere kadar… Ama neden bazen kendi adımızı bile zor hatırlıyoruz gibi geliyor?

Aslında çok basit bir sebebi var: Beyninde acil durum moduna geçmiş bir alarm sistemi çalışıyor.
Bir annenin zihni, doğumdan sonra neredeyse sürekli “Bebek ağladı mı?”, “Altını değiştirdim mi?”, “Acaba uyanacak mı?” gibi sorularla meşgul. Bu, beynin kaynaklarını farklı bir yere yönlendirmesi anlamına geliyor. Sen gün içinde küçük detayları unutuyorsun çünkü zihnin önceliği o an sadece bir yerde: bebeğini hayatta tutmak.

Bir de tabii uykusuzluk var. O “kesintili uyku” dediğimiz durum aslında beynin tamir ve toparlanma sürecini zorlaştırıyor. Her sabah yeniden şarj olması gereken bir telefon gibi; ama bu telefon her gece yarım saat şarja girip sonra şarjdan çekiliyor. O yüzden ekran donuyor, uygulamalar yavaşlıyor, hafıza zayıflıyor. İşte doğum sonrası unutkanlık biraz böyle.

Üstelik bu unutkanlık sadece hormonlar ve uyku eksikliğiyle de açıklanamaz. Doğumla birlikte hayatına bir anda yüzlerce yeni bilgi giriyor.
Emzirme saatleri, gaz masajı teknikleri, bebek banyosu, aşı takvimi, bez markaları, emzik çeşitleri… Ve bunların hepsini öğrenmen, uygulaman, takip etmen bekleniyor.

Bu bilgi yükü zihninde sürekli bir “açık sekme” hali yaratıyor. Bir yerde bir şey unutman gayet doğal çünkü zaten beynin hafıza kapasitesi dolu.
Eğer bilgisayarın masaüstüne bin tane dosya koyarsan, aradığını bulman zorlaşır. Senin zihnin de şu an tam olarak böyle çalışıyor.

Yani unutuyorsan, bu senin eksiğin ya da sorunun değil. Bu, beyninin hayatta kalma ve bebeğini koruma önceliği. Ve bu geçici bir süreç.

4. Kendini Suçlama, Bu Senin Elinde Olan Bir Şey Değil

Şimdi burada bir duralım.
Çünkü belki de farkında bile olmadan kendine fısıldıyorsun:
“Ne biçim anneyim ben… Bu kadar basit bir şeyi bile nasıl unuturum?”
“Bunu da karıştırdım, demek ki yeterince iyi değilim…”

Dur… Bir nefes al. Kendine biraz daha şefkatle bak.
Çünkü bu yaşadığın şey elinde olan bir durum değil. Bu bir zayıflık değil. Bu senin tembelliğin, dikkatsizliğin ya da “beceriksizliğin” hiç değil.
Bu, hormonların, uykusuzluğun, stresin ve yepyeni bir hayat formunun getirdiği bir dalgalanma.

Unutkan olman seni yalnızca yeni bir anne, şefkatli bir kadın ve tam olarak “insan” yapar.
Bu kadar büyük bir dönüşümün içindesin. Hayatında ilk defa birine 7/24 bu kadar bağlısın, bu kadar alarmdasın. Ve beynin, bu süreçte önem sırasını yeniden düzenliyor.
Bir yandan bebeğin emdi mi, gazı çıktı mı, ateşi var mı diye kontrol ederken… diğer yandan market alışverişini, doğum günü tarihlerini, yapılacak işleri hatırlamak bazen mümkün olmuyor. Bu çok normal.

Bir de işin şu boyutu var: Sosyal medya çağında yaşıyoruz.
Etrafta “her şeyin mükemmel olduğu” paylaşımları izleyip kendi halini kıyasladığında suçluluk hissetmek çok kolay. Ama o paylaşımların perde arkasını bilmiyorsun. Kimsenin sabaha kadar ağlayan bebekle çektiği selfie’yi paylaştığını gördün mü?

Gerçek olan şu: Mükemmel anne yok. Elinden gelenin en iyisini yapan anne var.
Ve elinden geleni yapan anne; hatırlamadığı zaman kendini paralamayan, eksikleriyle barışabilen, kendine şefkat gösterebilen anne aslında…

O yüzden unutma: Bu sisin ortasında bile, sen tam da olman gerektiği gibisin.


5. Beyin Sisinden Kurtulmak İçin Küçük Öneriler

Tamam, doğum sonrası unutkanlık gerçek.
Peki ama bu sisin içinden biraz daha rahat geçmenin bir yolu yok mu?

Öncelikle: Yazmak, yazmak, yazmak.
Telefonunun notlar kısmı, buzdolabının üstüne yapıştırdığın küçük post-it’ler, ajanda, hatırlatıcı alarmlar… Ne işe yarıyorsa! Beynindeki sekmeleri biraz olsun kapatmanın en kolay yolu, onları dışarıya, bir yere not etmek.
Bu sayede “Ne yapacaktım ben şimdi?” krizlerinden biraz kurtulabilirsin.

Bir diğer altın kural: Su iç.
Evet, çok basit ama o kadar etkili ki! Dehidrasyon (susuzluk), beyin fonksiyonlarını yavaşlatıyor. Günde en az 2-2,5 litre su içmek hem zihnini hem bedenini toparlıyor. Yanına şık bir su matarası al, belki biraz limonlu, naneli su hazırlarsın; hem ferahlatır, hem hatırlatır.

Beslenme de işin önemli bir parçası.
Omega-3 yağ asitleri (özellikle DHA), B12 vitamini, demir ve magnezyum… Bunlar beyin sağlığının dostları. Balık, ceviz, badem, ıspanak, yumurta gibi besinler iyi gelecektir. Bir de uykusuzluğun yıprattığı vücuduna biraz takviye yapmak kötü bir fikir değil.

Ve evet… biliyorum söylemesi kolay: Uyumak.
Ama burada tam gece uykusu olmasa bile, gündüz yakalayabileceğin 20 dakikalık bir kestirme bile zihnini toparlamaya yardım eder. O yüzden “Bebek uyuduğunda sen de uyu” klişesini bir daha düşün derim.

Bir de: Yardım istemekten çekinme.
Bu dönemde destek istemek, akıl sağlığını korumanın en cesur yollarından biri. Eşin, annen, arkadaşın… Kim varsa. Bazen bir saatlik bir mola bile, beynindeki o sis perdesini biraz aralayabilir.

Son olarak: Kendine karşı nazik ol.
Bu unutkanlığı düzeltecek sihirli bir çözüm arama. Her şey hemen geçmeyecek, ama sen elinden geleni yapıyorsun zaten. O yüzden arada kendine “Aferin bana!” demeyi unutma.


6. Yorgun Olabilirsin… Yeterince İyisin

Bu yazıyı okuduysan, o sisin içinde bir yerlerde biraz nefes almak istiyorsundur.
Aldığın nefesle hatırla: Unutkan olduğun için kötü bir anne değilsin, tersine beyni gayet sağlıklı ve normal çalışan bir yeni annesin 🙂

Doğum sonrası unutkanlık, anneliğin getirdiklerinden biri belki… Ama aynı zamanda bedeninin ve zihninin sana verdiği bir mesaj da: “Yavaşla. Kucakla. Kendine de bak.”
Çünkü o kadar çok şeyi aynı anda taşımaya çalışıyorsun ki, bazen zihnin de, bedenin de “Mola” diyor.
Bu unutkanlık, bu beyin sisi, aslında sınırlarını hatırlatmak için de orada. Ve evet, bu süreç geçici.

Sen sadece bir anne değilsin. Sen sensin.
Annelik senin kimliğine eklenmiş kocaman bir rozet, ama tüm varlığın o rozete indirgenemez. Sen hâlâ gülmeyi seven, kahve kokusuna bayılan, bir şarkıda dans etmek isteyen, hayal kurabilen bir kadınsın.

Ve evet, unutkan olabilirsin, randevuları karıştırabilirsin, bazen hangi gün olduğunu bile bilemeyebilirsin. Bu seni eksik yapmaz.

Kendine bu dönemde biraz daha şefkatli olmayı seç.
Bebeğin kadar senin de ilgiye, desteğe, molaya ihtiyacın var.

Ve en önemlisi: Yeterince iyisin.

Bazen bir tek senin bilmen yeter: bugün de elinden geleni yaptın.

Ve evet, bu da geçecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2025 Maslolab. All rights reserved.